top of page
Ara

BEYAZ GECELER

  • Yazarın fotoğrafı: Admin
    Admin
  • 19 May 2017
  • 7 dakikada okunur

İçerik- Giriş


Çocukluğu sarhoş bir baba ve hasta bir anne arasında geçiren Dostoyevski, annesinin ölümünden sonra Petersburg'taki Mühendis Okulu'na girdi. Okulu başarıyla bitirdikten sonra İstihkâm Müdürlüğü'ne girdi. Bir yıl sonra istifa ederek buradan ayrıldı. Dostoyevski'nin ilk kitabı İnsanciklar, 1846 yılında yayımlandı. Bu eserinin ardından yazdığı kitaplarla beklediği başarıya ulaşamayan Dostoyevski'nin umudu kırıldı ve politikayla ilgilenmeye başladı. 1849 yılında devlet aleyhindeki bir komploya karıştığı iddiası ile tutuklandı. On ay hapishane de kalan Dostoyevski, kurşuna dizilmek üzereyken affedildi. Cezası dört yıl kürek, dört yıl da adî hapse dönüştürüldü. Cezaevin de dört yılın ardından er rütbesi ile hizmete verildi. Subaylığa kadar yükseldi. Beş yıl boyunca görev yapan Dostoyevski, 1859 yılında özgür bırakıldı ve Petersburg'a yerleşti. Burada Ezilenler (1861) ve Ölüler Evinden Anılar (1862) adlı eserleri yazdı. Kardeşiyle birlikte iki dergi çıkardı. 1862'de arzuladığı Avrupa seyahatini gerçekleştirdi. Sara nöbetleri ve kumar bağımlılığı yüzünden maddi açıdan darlığa düştü. Bu dönemde Yeraltından Notlar (1864), Suç ve Ceza (1866), Kumarbaz (1866), Budala(1868), Ebedi Koca (1870) ve Ecinniler (1872) gibi eserleri yazdı. Delikanlı(1875), Bir Yazarın Günlüğü (1876) ve Karamazov Kardeşler (1879) adlı eserlerinde yazarlık hayatı boyunca konu edindiği temaları yeniden ele aldı. Karamazov Kardeşler adlı yapıtını üç yılda bitiren Dostoyevski, bir ciğer kanamasıyla yatağa düştü ve 1881 tarihinde öldü. Dünya edebiyatını en çok etkileyen ve en çok okunan eserleri birçok 20. yüzyıl düşünürün fikirlerini derinden etkiledi.


Eser bir aşk hikâyesidir. Dört gece ve bir gündüz vardır. Kitapta yalnız bir adamın ruh dünyası anlatılmaktadır. Hayalci bir kimliği vardır. Hikayede bu yalnız adamın genç bir kızla tanışarak onunla arkadaş olması sonra da bu kıza aşık olması ve bu kızın yazarın hayatında meydana getirdiği değişiklikler kitabın ana konusudur. Beyaz/aşk dolu geceleri yağmurlu, üzgün bir sabahın takip ettiği, romantik ve coşkun duygulardan hayatın gerçekliğine dönüşü anlatan bu eser, Dostoyevski’nin diğer eserlerinden farklı olarak daha coşkun bir üslub ile kaleme alınmıştır. Gözlemleri ile tanınan Dostoyevski bu eserinde de gözlemlerini dile getirmiştir. Aşka bakış, yalnızlık, gerçek hayat ve hayal dünyası, St. Petesburg/şehir hayatı… yansıttığı gözlemlerden bazılarıdır.


Karakterler:


Kahramanımız: İsmi belirtilmemiş kitabın kahramanıdır. Hayalperesttir. Hayal dünyasında roman kahramanları yaratıp onlarla konuşmaya ve yaşamaya çalışır. İçine kapanık yapısı onu tek kişilik bir yaşama iter. Merhametli, yardım sever, kimseye zararı dokunmayan bir yapıya sahiptir. Küçük şeylerden mutlu olmasını bilir ve bunu hayatının her anına yansıtır. İyimserdir.


Nestenka: On yedi yaşında anne ve babasını kaybettiği için babaannesi ile yaşar. Sosyal bir hayata sahip olmadığı için çekingen ve dış dünyaya yabancıdır. Bencildir. Kendi mutluluğu onun için ön plandadır.


İlginç Noktalar


Eserin en ilginç tarafı, anlatılan aşk değil, hayal dünyasında yaşayan, yalnız ve kendini hayattan uzaklaştırmış bir gencin, aşk ile kaçırdıklarını fark etmesi, gerçek hayat-hayal dünyası karşılaştırmasıyla, bilinçli olarak tercih ettiği hayal dünyasının tahlilini yapmış olmasıdır. Bu tahlilde kahramanımız şunları der:

“…şimdiye kadar yaşadığım hayatın kendisi bir suç, günahtan başka bir şey değilmiş… Ama öyle zamanlar oluyor ki, acı ve çaresizlik içinde, neredeyse… İşte öyle zamanlarda, ölünceye kadar gerçek bir hayatın bana nasip olmayacağını zannediyor, gerçek hayatla olan ilişkimi tamamıyla yitirdiğimi hissediyor ve kendimi Tanrı’nın ve insanların sevgisinden mahrum kalmış kötü bir adam olarak görüyorum. Çünkü hayâl âleminde geçirdiğim gecelerin sarhoşluğundan bir an olsun ayılmak o kadar dayanılmaz oluyor ki! Aynı zamanda, etrafımı saran insan selinin çıkardığı gürültü patırtıyı duyuyor, benim gibi rüyada olmayanların nasıl yaşadıklarını görüyorum. Ve o zaman farkına varıyorum ki, onların hayatları uydurma değil, onların hayatları benim hayâllerim gibi birden paramparça olup gitmiyor. Bilâkis, hayatları her gün yenileniyor, renkleniyor; bir saatleri bir saatlerine uymuyor. Bir de benim gibi zavallı hayâlperestin hayatına bak! Öldüresiye monoton; gölgelerin, hayâllerin, uydurma düşüncelerin esiri bir hayat… İşin en acısı, en sonunda hayâl âlemi de o çok güvendiğimiz, bitimsiz sandığımız âlem yavaş yavaş yorgun düşmeye, eski canlılığını yitirmeye başlıyor. Bütün rüyalarımızı üstüne kurduğumuz düşünceler eskimeye başlayıp yerine yenilerini de koymayınca, hayâl âlemi de yıkılıp yerle bir oluyor.”


Bu durumun farkında olan kahraman, bu hayâl dünyasının nedenini de açıklar. Sebep, yaşayabileceği tek hayatın hayâl âlemi olmasıdır. Yalnızdır, ama gerçek hayatın o kadar uzağındadır ki, bu hayâl âlemini, işe yaramıyor olsa da devam ettirmek zorundadır. Tutunacak, sarılacak birine muhtaçtır ve onun da Nastenka olduğunu sanar, karanlıklar içindeki hayatında birkaç beyaz gece yaşar , ama bu dünya da, tutunmak istediği kişi tarafından yıkılır.

Genç kızın reddedildiğini düşündüğü zaman, aşk ve ayrılık adına yaptığı tespitlerse, insan doğasına tutulmuş ayna gibidir. Bu tespitlerde şunlar söylenir:


“Sakın beni hoppa, maymun iştahlı bir kız sanmayın. Öyle çabucak unutacak veya ihanet edecek biri değilim. Onu bütün bir sene boyunca sevdim. Ve Tanrı şahidimdir, bir kere olsun ona ihanet etmedim. Böyle bir şey aklımdan geçmemiştir. Oysa o bütün bunları küçümsedi, ayaklar altına aldı. Duygularımla alay etti. Madem öyle, güle güle!… Ama beni incittiğini, aşkımı hiçe saydığını da unutmasın! Hayır, artık onu sevmiyorum! Ben ancak anlayışlı, cömert, nazik bir insanı sevebilirim; çünkü kendim de öyle birisiyim, dolayısıyla o bana lâyık bir adam değil. Ama yine de kötülüğünü istemiyorum, bahtı açık olsun! Hem böylesi daha iyi oldu. Ne biçim bir insan olduğunu sonradan anlasaydım, iş işten geçmiş olacaktı… Her neyse, artık bu iş burada bitti! Ama şöyle düşünmekten de kendimi bir türlü alamıyorum: Belki ona olan aşkım diyorum, bir hayâlden ibaretti, çocuksu bir maceraperestlikti, belki de ninemin elinden kurtulmak için başvurduğum bir çarenin sonucuydu. Kim bilir, belki de ondan başka birisini sevmem için bir araçtı. Hissedebilen, beni anlayan bir adamı sevmem yazgımdı da, o sadece bir araçtı…” Bunları diyen Nastenka, söylediği sözlerin üzerinden çok vakit geçmeden, eski sevgilisini gördüğü anda onun kollarına koşar; gönderdiği mektupta, sevdiklerimiz kalplerimizi kırsalar dahi onlara uzun zaman dargın kalamayız; ve unutmayın, siz de beni seviyorsunuz, diyerek.


Eserin sonunda, Nastenka’nın mektubundan sonra, kahramanın psikolojik hali, odasının yaşlanması, pencereden görülen evin köhneleşmesi, kısaca beyaz gecelerin griye ve siyaha çevrilmesi ile verilmesi; yaşama bakış açımızı, gördüğümüz her şeyde ruh halimizin nasıl etkili olduğunun göstergesidir ve bu kısım, başarılı bir tahlil olarak karşımıza çıkar.


Son cümle ile eser, “Tanrım, bir anlık mutluluk! Ama bir ömür boyu sürecek gerçek mutluluk!…”, hikâyenin başındaki İvan Turgenyev’in cümlesi ile birleşir ve hikâye başladığı çizgide biter:

“Ömrü boyunca, yalnızca bir an için, senin kalbine yakın olmak için mi yaratılmıştı?”


Detaylı Özet:


Birinci Gece: İsimsiz kahramanımız gündüz Petersburg sokaklarında, kırlarda yalnız başına dolaşır. İçine kapanık bir yapıya sahip olduğundan çevresin de hiç arkadaşı yoktur. Bir evde yalnız yaşar. Kendi hayal dünyasında kurduğu kahramanlarla konuşur, onlarla yaşar. Etrafındaki canlı veya cansız nesneler ile de konuşmaya çalışır. O günde sokaklarda dolaşmış, giden gelen insanların arkasından bakmıştı, kırlarda şarkı söyleyerek vakit geçirmişti. Akşam eve de geç vakitte dönerken nehir kenarında hıçkırdığını fark ettiği bir kadına rastlar. O ana kadar hiç bir kadını tanımamış, iki kelimeden fazla konuşmamıştı. Bundan dolayı kadınlara karşı hep çekingen, korkak, yanına yaklaştıklarında titremeye başlayan bir yapısı vardı. Kadının ağladığını görünce çok üzülür ve yanına yaklaşmak istediği anda kadın hızla uzaklaşır, karşı kaldırıma geçer. Arkasından bir sarhoş takip etmeye başlayınca elindeki bastona güvenerek kadını kurtarır. Kadın kahramanına karşı bir güven ve yakınlık hisseder. Adı Nastenka olan kadınla sohbet ederek onu evine kadar bırakır. Birbirlerine karşı bir anda gelişen güven duygusundan dolayı ertesi akşam buluşmak üzere sözleşirler. Ancak Nastenka adamdan âşık olmayacağına dair söz alır. Kahramanımızın güzel ve mutlu geçen günün ardından kadınla danışması ona heyecanda katar.


İkinci gece: Kahramanımız sabaha kadar Petersburg sokaklarında dolaşır ve tanışmanın heyecanını yaşar. Akşam olmadan iki saat önce söz verdiği buluşma yerine gelir. Nastenka Kahramanımızı görünce heyecandan ellerini iki eli ile tutup sımsıkı kavrar. Ona kim olduğunu tanımak ve hayat öyküsünü dinlemek istediğini söyler. Kahramanımız kimsesiz olmadığını, eski ve duvarları sisli bir evde tek başına oturduğunu, hiç arkadaşı ve dostu olmadığını, sürekli kırlarda dolaşıp gezdiğini, hayal kahramanları üretip onlarla konuşup yaşadığını anlatır. Anlattıklarından çok okuyan ve bilgili biri olduğunu düşüne Nastenka herhangi bir konuda soru sorabileceği ve akıl danışabileceği biri ile tanıştığı için kendini şanslı hisseder. Yalnız ve kimsesiz yaşaması onu etkiler. Hayatında artık biri olduğunu, daima birlikte olacaklarını ve hiç ayrılmayacaklarını söyler. Kahramanımız hayat öyküsünü yayan hayal öyküsünü anlattıktan sonra Nestenka hayatını anlatmaya başlar. Annesi babası küçük yaşta ölmüşler. Gözleri görmeyen büyükannesi ile iki katlı bir evde yaşadıklarını, büyükannesinin dul aylığı, evin çatı katından alınan kira parası, ufak tefek el işleri ile geçindiklerini söyler. Torununu pek dışarı göndermek istemeyen yaşlı kadın Nestenka'yı eteğine iğne ile tutuşturmuş. Evlerini kiralayan orta yaşlı adam Nestenka'ya okuması için kitaplar vermiş. Sürekli evde olmasına üzüldüğü için birkaç kere ninesi ile birlikte operaya götürmüş. Bu durumdan çok etkilenen kız adama âşık olmuş. Adamın Petersburg'da işinin bittiğini ve bir yıllığına Moskova'ya gideceğini öğrenince yanına giderek onunla gelmek istediğini söylemiş. Parası olmadığı için şuan onunla evlenemeyeceğini, bir yıl sonra işleri düzelirse gelip onunla evlenebileceğini ve her şeyi ninesine anlatacağını söylemiş. Kahramanımızla karşılaştığı gün adamın gideli tam bir yıl olduğunu ve gelmesi gerektiği halde gelmediğini ve umutlarının yıkıldığı için ağladığını anlatır. Kahramanımız bir mektup yazmasını ve bildik bir adrese göndermesini, adamın eline geçince kendisine bir şekilde ulaşabileceğini söyler. Nestenka mektubu yazar ve ulaşması için kahramanımıza verir. Çünkü ninesini bırakıp dışarı çıkması zordur. Nestenka kâh gülerek kâh ağlayarak anlattığı hikâyesini bitirip içinde bir umutla evinin yolunu tutar. Kahramanımız kaybolduğu, bir hayalet gibi yaşadığı Petersburg da kendinden birini bulduğu için arkasından öylece bakakalır. Özlemle gözlerini kızın arkasından ayıramaz. Yarın akşam buluşmak üzere ayrılırlar.


Üçüncü Gece: İki dün hava sisli, yağmurlu olduğundan Nestenka dışarı çıkamaz. Kahramanımız buluşacakları yere gitmiş ancak gelen olmaz. Kızın evinin önünden geçip kafasını kaldırıp bakmadan uzaklaşır. Bir sonraki akşam Nestenka gelir. Kahramanımız iki günü zor geçirir. Nestenka'nın sevgilisinden haber yoktur. Mektubuna karşılık veren olmaz. Kahramanımız kıza âşık olmuş ancak kız başkasını sevdiğini bilir. Nestenka da sürekli kendisini çok sevdiğini, onun çok iyi dost ve kardeş olduğunu, kendisine âşık olmadığı için ona güvendiğini, sevgilisi ile görüşmesi için yardımcı olmaya çalışmasından dolayı ona minnet duyduğunu söyledikçe aşkını içine gömer. Sevgisinin üzerine dostluk külleri döker, diline gelen kelimeleri yutar, bir şey söyleyemez. O gece yine gelen giden olmaz. Sevgilisinden haber alamayınca Nestenka ağlamaya başlar. Onu teselli etme görevi Kahramanımıza düşer. Sonraki akşam buluşmak üzere ayrılırlar.


Dördüncü Gece: Nestenka buluşma yerine erken gelir. Kahramanımızın geldiğini görünce hemen sevgilisinden haber var mı diye sorar. Mektubun gelmediğini öğrenince çok üzülür. Ağlamaya başlar. Onu teselli etmeye çalışan kahramanımız sonunda dayanamaz ve ona aşık olduğunu söyler. Nestenka sevgilisinden umudu kestiğinden teklifini kabul eder. Beraber yaşama planı yaparlar. Kahramanımız kızın evinin üst katına taşınacak, zamanla durumu büyükanneye anlatacaklar hatta en kısa zamanda evlenmeyi bile planlarlar. Kahramanımızın kalbi yerinden çıkacak gibi olur, çok mutludur. Nestenka da mutludur. Güvendiği biri tarafından sevildiği ve sevdiği için. Birlikte yürürken aniden bir adam önlerine çıkar. Nestenka adamı görünce hemen boynuna sarılır ve kahramanımıza kusura bakma diyerek adamla beraber el ele karanlıklar içinde kaybolurlar. Kahramanımız sadece bakakalır.


Sabah: Sabah ev sahibi kadın kahramanımıza bir mektup getirir. Mektup Nestenka'dan dır. Kahramanımızı ne kadar çok sevdiğini, onu yalnız bırakmadığı için ve çok sevdiği için teşekkür eder. Düğünlerine çağıracaklarını, gittiği adamla tanıştırmak istediğini ve kendisini affetmesini söyler. Kahramanımız tekrar tekrar okur mektubu. Kendisine güzel günler yaşattığı için minnettar olduğunu söyler. Geçirdiği güzel günlerin kendisine bir ömür yeteceğini düşünür.

Sınavda Çıkabilecek Sorular

  1. Yazar bu eserde hangi mesajı veriyor olabilir?

  2. Eserin kahramanı neden kadınlara çekingen davranmaktadır?

  3. Nestenka, eserin kahramanıyla tanıştığında kendini neden şanslı hissetmiştir?

  4. Eserin kahramanı, kadını sarhoştan korumak için hangi eşyadan güç almıştır?

 
 
 

Comments


Featured Review
Tag Cloud

Copyright @ 2017 - Ozetdunyasi.com Bütün Hakları Saklıdır.

  • Grey Facebook Icon
  • Grey Twitter Icon
  • Grey Google+ Icon
bottom of page