Sinekli Bakkal
- Admin
- 22 Şub 2018
- 5 dakikada okunur

İçerik Giriş
Halide Edip Adıvar 20. Yy romancılarındandır. İstanbul’ da 1884 yılında dünyaya gelmiştir. Öğretmenlik, müfettişlik, Darülfünunda batı edebiyatı hocalığı yaptı. Milli mücadeleye katılmış onbaşı ve çavuş rütbeleri aldı. Halide Salih imzasıyla başlamıştır. İncelemeler, tenkit ve denemelerinden sonra hikâyeler yazdı. Sinekli Bakkal romanıyla CHP roman yarışmasında birinci oldu. İlk yazdığı romanlarında aşk ve kadın ruhu ön plandadır. Giderek Türkçülük akımını benimsemiştir. Milli Mücadele’yi, Osmanlı Devleti’nin son dönemini yansıtan romanlar yazdı. Olgunluk döneminde ise batılı hayat anlayışı ve hayal dünyasını aksettirdi. Çok iyi bildiği İngiliz dili ve İngiliz Edebiyatı kültürü onun romanları üzerinde olumsuz etkiler meydana getirmiştir. Üslubu çapraşık, aksak ve pürüzlü olduğu konusunda eleştirilmiştir.
Roman 2. Abdulhamid devrinde, bulunduğu semtin adını almış dar bir sokakta başlar. İstanbul’un Aksaray semtindeki, bu mahalle, bir geçitten ziyade bir toplanma yerini hatırlatır. Mahalle imamının kızı Emine, aynı mahallede oturan karagözcü ve ortaoyuncu Tevfik ile ailesinin karşı çıkışlarına rağmen evlenir. Tevfik, ortaoyununda zenne (kadın) rolüne çıktığı için Kız Tevfik olarak anılmaktadır. Bir oyunda karısının taklidini yaptığı için İstanbul’dan sürgün edilir. Emine’nin bir kızı olur ve adını Rabia koyar. Dedesi Rabia’yı dini bir terbiye ile büyütür. Kızın sesi de çok güzeldir. Abdulhamit’in zaptiye nazırı Selim Paşa ir gün Rabia’yı dinlemiş ve sesini çok beğenmiştir. Rabia musuki üzerinde kendisini günden güne geliştirmiştir. Paşa’nın oğluna ders veren İtalyan Peregrini ile Rabia arasında başlayan yakınlık peregrinin Müslüman olmasıyla evlilikle sonuçlanır. Peregrini , Rabia’nın verdiği heyecanla “Tılsımlı Kuyu” adlı bir opera yazmaktadır. Rabia bir gün bu operayı kendi musikimizin sesleriyle bitirir. Böylece iki medeniyet, iki insan ve iki sanat anlayışı bu Tılsımlı Kuyu ‘ da birleşmiş olur. Aile fertlerinin yaşadığı olumsuzluklar da zamanla giderilir ve herkes Sinekli Bakkal mahallesinde eski mutlu hayatını yaşar.
Karakterler:
Rabia: Tevfik’in kızı, sonradan Osman olan Peregrini’nin karısı. Güzel sesli, doğu ve batı müziğini çok iyi bilen genç kadın.
Tevfik: Kız Tevfik diye anılan, ince ruhlu , sanatkar bir insan. Ortaoyunundaki “zenne” rolünün dışındaki bütün hayatını yadırgamıştır.
Vehbi Dede: Mevlevi şeyhi. Tasavvuf musikisini iyi bilen, ince ruhlu, eski kültürümüzden örnek bir insan.
Peregrini: İtalyan asıllı piyano hocası. Zengin konaklarda piyano dersi veriyor. Rabia’ya olan sevdası sebebiyle Müslüman olmuş ve onunla evlenmiştir.
Selim Paşa: Eski Dahiliye Nazırı, padişaha son derece bağlı bir kişidir. Rabia’ya karşı merhametli ve iyi yaklaşmıştır.
Emine: Rabia’nın annesidir. Önceleri kızını çok sevmiştir fakat daha sonra Rabia’nın babasını seçmesiyle kızına karşı öfke duymuştur.
İlhami İmam: Rabia’nın dedesidir. Mahalleliye devamlı cehennemden bahseden bir tiptir.
Bilal: Rabia ile vlenmek isteyen bir genç
Rıfat Amca : Mahallenin cücesi
Pempe: Rabia’nın hizmetini yürüten beraber yaşadığı Çingene
Hilmi: selim Paşa’nın oğlu
Sabiha Hanım: Selim Paşa’nın hanımı
Kanarya Hanım: Köşkteki Çerkez bir kız
İlginç Noktalar:
Sinekli Bakkal romanı Türk romanları arasında büyük başarıya ulaşan bir eserdir. Bu başarının tespiti güçtür. Fakat yazarının siyasi tutumu ile içinde bulunduğu edebi çevrelerinin övgüsü olabilir. Ayrıca romanın kendisinden ziyade yazarının şahsiyeti, eseri önemli hale getirmiştir.
Roman, realist bir eserdir. Duygu ve hayal unsurlarından ziyade görgü ve araştırma unsurlarına daha çok yer verilmiştir. Halide Edip, olayların meydana gelişindeki sosyal sebepleri de birinci planda tutmuş, kendi hayat tecrübesiyle birleştirerek eserini kaleme almıştır. Sosyal ve töre romanıdır.2. Abdulhamid dönemi İstanbul hayatının tipleri, sosyal sınıfları, konak hayatı gelenek ve göreneklerin detaylı ele alındığı görülür. Kahramanlar etrafında tüm devir ifade edilmiştir.
Servet-i Fünun romanında çok kullanılan “üçüzlü aşk” bu romanda da vardır. Rabia ile Peregrini arasındaki güzel sevgi varken Vehbi Dede gizliden Rabia’ya aşıktır. Fakat bu aşk, maddi değil dervişçe bir sevgidir. Yani güzelliği Rabia’da tecelli eden Allah sevgisidir.
Romanda, kahramanların bazı ortak özellikleri olduğu olduğu dikkat çekiyor. Hemen hepsi güzel sanatlara karşı bir ilgi duyuyor. Musikiyi bilirler, musiki kültürleri zengindir. Ve bu özellikleri kahramanların birbirlerine olan tutumlarını da etkiler. Öyle ki insanlar arasındaki mekansal farklılıklar musiki sayesinde ortadan kalkar.
Peregrini ile Müslüman Rabia arasındaki ilişki, roman çatışmasına uygun olmasına rağmen yazar gerektiği gibi bu tezi işlememiştir. Hıristiyan Pregrini ile Müslüman Rabia, musiki zevkinde kolayca birleşirler. Peregrini vakit kaybetmeden din değiştirir. Bu durumda Peregrini’yi yüzeysel bir tip hainle getirip romanı da basitleştirmiştir.
Detaylı Özet:
Sinekli Bakkal bulunduğu semtin adını almış olan bir sokaktır. Sokak bir toplantı yeri gibidir. Burada oturanlardan biri mahalle imamıdır. Onun kızı, Emine ise babasının karşı çıkmasına rağmen “ Kız Tevfik” denilen bir halk sanatçısıyla evlenir. Tevfik; karagöz, ortaoyunu gibi şeylerle zaman geçirir. Ayrıca eşiyle beraber sokaktaki bakkalı işletmektedir. Bir süre sonra iki genç anlaşamayarak ayrılırlar. Tevfik de yaptığı saçma sapan hareketler sonucu sürülür. Emine hamiledir. İnadını ve iradesini annesinden, yeteneklerini de babasından alan bir kız çocuğu dünyaya getirir. Adını da Rabia koyar. Emine’nin babası, torununu büyüyünce hafız yapar. Mahallede bir de kibar bir konak vardır: “ Selim Paşa Konağı” . Selim Paşa’nın Hanımı, dünyanın tadına varmış, yaşlandıkça ölüm korkularına kapılmıştır. Ve bu durumun tesellisini nerede arayacağını şaşırmıştır. Selim Paşa ise padişahın dostlarından ve Zaptiye Nazırı idi. Oğlu Hilmi ise babasının tam tersi Jöntürkler ile ilgisi olan, hayalci bir ihtilalcıdır. Konağa çok fazla giren çıkan olmamasına rağmen sürekli misafirleri olan iki kişi önemlidir: Peregrini adında İtalyan bir piyanist ve Vehbi Dede adında bir Mevlevi.
Rabia Kur’an ve mevlit okumadaki şöhretiyle Selim Paşa konağına kapılanır. Peregrini’yi orada tanır. Vehbi Dede’den musiki dersleri alır. Rabia biraz büyüdüğü zaman hiç görmediği babası Tevfik sürgünden dönmüştür. Annesi ve babası arasında tercihe zorlanan Rabia babasını tercih etmiştir. Emine kızının bu davranışı üzerine ona çok kızmış her namazının sonunda ona hep beddua etmiştir. Rabia ve babası keyifli vakit geçirmeye başlamışlardır. Ayrıca onlara mahallenin cücesi Rakım Amcası da katılmıştır. Fakat Tevfik’in kadın kılığına girip Selim Paşa’nın oğlu için Fransa’dan gelen yabancı evrakları feslilerin giremeyeceği Fransız Posta hanesine gidip alması sırasında yakalanması ile Tevfik zaptiye dairesinde “göz patlatan Hakkı” diye anılan zorba adamın ağır işkenceleri sonucu sorguya çekilir. Buna rağmen Hilmi’nin adını vermez ve Şam’a sürgüne gönderilecektir.
Tevfik yokken Rabia Hakkı amcasının yardımı ile bakkalı idare eder. Vehbi Dede ve Peregrini de ona yardım ve dostluk ederler. Rabia bu olay sonrasında konağa ayak basmaz. Konakta çok sevdiği bir hanım vardır: Kanarya hanım. Çerkez asıllı bu hanım da evlenip çırak çıkmıştır. Rabia ramazanlarda camileri gezer, mukabele okur, ara sıra da mevlitlere çağırılır. Şehzade Nihat Efendisinin yalısında da mevlit okumaya davet edilir. Rabia yalıya gittiğinde iç salonun kapıları açılarak sinekli bakkal mescidinin büyük bir toplantı yeri haline getirildiğini görür. Bir sürü kadın dinleyicisi vardır. Bu duygulu kalabalığa dokunaklı sesiyle mevlit okuduktan sonra salonun sonunda çok güzel mermer heykele benzeyen sarışın bir kadın görür. Bu Kanarya Hanım’dır. İki eski dost sevinçle birbirlerinin boynuna sarılırlar.
Peregrini, Rabia’nın okuduğu mevlide hayran kalır. Karakterine, kişiliğine, olgunluğuna vurulur. Sonunda, tasarısını Vehbi Dede’ye açar. Onun da uygun bulması sonucu Rabia ile evlenmek için dinini değiştirir ve Müslüman olur ve adını Osman olarak değiştirir. Vehbi Dede de Rabia’yı kızı gibi sevmektedir. Onda gördüğü güzellikle Allah sevgisine ulaşmıştır.
İmam da Emine de öldüğünden Osman ile Rabia evi onarırlar. Dükkânın üstüne yerleşirler. Rabia’nın hamileliği çok sıkıntılı geçer. Sonunda İstanbul’ da ilk defa yapılan sezaryen ameliyatı ile kurtulur. Bir oğulları olur. Bu süreçte 1908 meşrutiyeti gelir. Sürgünler geri dönerler ve bu dönenler arasında Tevfik de vardır. Rabia, Osman, Rakım amca, mahallenin kibar tulumbacısı, Sabit Bey ağabey, bütün Sinekli Bakkal onu karşılamaya gider.
Tevfik siyasi görüşlerle uğraşmamıştır. Vapur rıhtımına yanaştığında sürgünler çıkınca karşılama törenleri başlar. Sabit Bey ağabey bir emir verince Sinekli Bakkal takımı Tevfik!in ürkmesine neden olacak bir coşku ile gösterilerine başlarlar. Sinekli Bakkal delikanlıları şişmanca bir adamı omuzlarına alırlar. Tevfik’in mahalleye dönüşü dolayısı ile ateşli bağımsızlık nutku çeken bu adamı Tevfik hemen tanır. Bu zaptiye dairesinde kendine işkence yapan Muzaffer’dir. Vehbi Dede ile Osman Tevfik’in koluna girer ve ona bir torunu olduğunu haber verirler.
Sınavda Sorulabilecek Noktalar
“ Kız Tevfik ile Hilmi Bey’in Şam’a sürgüne gönderilmesinin nedeni nedir?
Sabiha Hanım’ın Rabia’yı koruma altına almasının sebebi nedir?
Romanın yazıldığı dönem ve zihniyeti hakkında neler söylenebilir?
Doğu- Batı sentezindeki oluşumda farklılıklardan ziyade bütünleşmeler dikkat çekmektedir. Bu bütünleşmenin temelini oluşturan unsur nedir? Yazar bu unsuru nasıl işlemiştir?