top of page
Ara

GULYABANİ

  • Yazarın fotoğrafı: Admin
    Admin
  • 1 Tem 2017
  • 5 dakikada okunur

İçerik-Giriş:


Yazar Hüseyin Rahmi Gürpınar 1864’te, İstanbul’da semtinde doğmuştur. Annesini henüz 4,5 yaşında iken kaybetmiştir. Daha sonra teyzesinin Aksaray’daki konağında yaşamaya başlayan Hüseyin Rahmi; burada kadınlar arasındaki yaşamı, kadın tiplerini ve tavırlarını iyice gözlemleme fırsatı yakalamıştır. 1908 Meşrutiyeti’nden sonra yapıtlarını yayımlamaya başlamıştır. Darülbedayi kurulduktan sonra oluşturulan “edebi kurul üyeliği” mevkisine layık görülmüştür. Ayrıca kendisi iki dönem de Kütahya milletvekilliği yapmıştır. 8 Mart 1944’te hayatını kaybetmiş ve köşkü, müze haline getirilmiştir.


Kitabın yaşandığı olaylar Eski İstanbul zamanlarında geçiyor. Yazar kitabı yazarken kahraman bakış açısını tercih etmiştir. Yalnız burada her kitapta rastlanmayan bir nokta vardır. Yazar, kitap başlangıcında Muhsine Hanım’ın hayranlarından, onu dinlemeyi seven insanlardan biri iken; daha sonra Muhsine Hanım’ın ta kendisi olmuştur. Yani yazar iki kahramanın ağzından da konuşur.


Muhsine Hanım’dan her zamanki sürükleyici hikayelerinden birini anlatması istenir ve o da gençliğinde yaşadığı bir anısını anlatmaya başlar. Muhsine, annesinin eski dostu Ayşe Hanım tarafından bir konağa hizmetçi olmak üzere götürülür. Yalnız bu konak normal bir konak değildir. Şehirden aşırı uzak olmasi yetmiyormuş gibi, konak hakkında birçok rivayetler ve efsanelerde halk arasında konuşulmaktadır. O konağa cinlerin, perilerin, gulyabanilerin musallat olduğu söylenmektedir. Muhsine, ilk günden sonra bu rivayetlerin kesinlikle doğru olduğuna kanaat getirir. Çünkü, ilk gecesinde ona cinler musallat olur. Ağlansa da, sızlansa da buradan geri dönemeyeceğini kabullenen Muhsine, buradaki şartlara kendini adapte etmeye karar verir ve kaderini kabullenir. Bir gün odasına Hasan adında bir peri gelir. Hasan, Muhsine’ye kendisinin bir peri olmadığını ve amacının onun bu köşkten kaçmasına yardım etmek olduğunu söyler. Muhsine bunlara inanmaz. Hasan, Genç Muhsine’den oldukça etkilenir ve ona aşık olur. Bu hislerini de gizlemez. Daha sonra kendisinin de iddia ettiği gibi bir peri değil, insan olduğu ortaya çıkar. Çünkü; cinlerin, gulyabanilerin musallat olduğu zannedilen köşke aslında düzenbazların musallat olduğunu ortaya çıkarır. Aslında ne cin, ne peri, ne de gulyabani vardır. Hepsi düzenbazların kurguladığı bir dümenden ibarettir. En sonunda ise Hasan ve Munise evlenirler.


Karakterler:


Muhsine Hanım: Eserin ana karakteri. Yaşlı halinde son derece sevilen, saygı duyulan ve hikayeleri iple çekilen düzgün bir kadın olarak tanıtılmış. Çağırıldığı sohbetlere onu bekleyenlerin heyecanını arttırmak için özellikle biraz geç gitmeyi alışkanlık haline getirmiştir. Genç halinde ise güzel ve son derece çekici bir hanımefendi olmasının yanında son derece de namuslu oluşu vurgulanmıştır. Çok kolay endişelenen ve hemen panik olan bir kızdır. Ayrıca çokta saftır.


Hasan (Hacı Hasan Efendi): Yakışıklı, kibar, cesur ve karakteri düzgün bir adam. Muhsine’ye aşık. Ondan muskasını çıkarmasını istemiştir. Sözde cin, peri olan sahtekarların gerçek yüzünü ortaya çıkaran kişidir.


Ruşen: Konaktaki hizmetçi hanımlardan biri. Arap’tır. Yemekleri genelde o hazırlamaktadır. Muhsine’ye cinlerden korunmak için birtakım öğütler vermiştir.

Çeşmifelek Kalfa:Kontaktaki diğer hizmetçi kadındır. Ruşen’den yaşça küçüktür.


Ayşe Hanım: Muhsine’yi cinli olduğu iddia edilen konağa götüren kişidir. Ayrıca Muhsine’nin annesinin iyi bir arkadaşıdır. Kendi menfaatleri doğrultusunda hareket eden biridir.


Evin Hanımı: Yaşlı bir kadındır. Cinlerin musallat olduğu konağın sahibesidir. Kapalı kapılar ardında yaşamayı tercih etmektedir. Sanıldığı aksine son derece zeki ve sıcakkanlı birisidir.


Şah: Konaktaki kedidir.


Şeytan: Konaktaki köpektir.


Şevki Bey: Düzenbazdır. Cinlerin başbuğu, ünlü Hint prensidir. Güzel cura çalmaktadır. Düzenbaz tayfasının kurucusudur ve beynidir. Kadınları tavlamak konusunda beceriliklidir.


Gulyabani (Zekeriya Efendi): Düzenbazdır. Aslında çiftliğin kahyasıdır.


Samsam: Düzenbazdır. Periler ile insanlar arasında elçilik yapmaktadır. Horoz gibi ötmek ve tavuk gibi gıdaklamak konusunda ustadır.


Gamgam (Bekir Ağa): Düzenbazdır. Yaban domuzu, manda, deve gibi hayvanların takliterini yapmakta ustadır.


Havhav Ağa (Zeynel): Düzenbazdır. Köpek gibi havlamakta ve ulumakta ustadır.


Yamyam Ağa (Bayram): Düzenbazdır. Kişneme sesini iyi çıkartır. İnsan etinin tadının, diğer etlerle kıyaslanamayacak kadar güzel olduğunu dillendirerek; bireyleri korkutan kişidir.

Zenne Agah: Düzenbazdır. Kadın taklitçisidir. Sesini çok iyi inceltir ve iyi cilve yapmaktadır.


Detaylı Özet:


Kitap, bir hanımninenin Hüseyin Rahmi Gürpınar’a mektubu ile başlar. Bu mektupta özetle hanımnine, Hüseyin Rahmi Gürpınar’dan bir korku romanı yazmasını istemektedir. Hüseyin Rahmi de hanımnineyi kırmaz ve bu korku romanını yazar. Bu roman Gulyabani’dir. Hanımninenin mektubu ve Hüseyin Rahmi’nin mektuba olan cevabından sonra hikaye başlar..Muhsine Hanım ve eşi Hacı Hasan Efendi bir eve misafirliğe gelirler. Muhsine Hanım’ın dillere destan hikayelerinden herkesin etkilendiği, evde bulunan tüm hanımların onun gelişini iple çektiği belirtilir. Muhsine Hanım bu kadar çok sevildiğinden ve hikayelerini dinlemek isteyen insan sayısının bu kadar fazla oluşundan dolayı beklentiyi ve heyecanı daha da arttırmak için söz verdiği vakitten daha geç gelirmiş misafirliklere. Bir bardak boza içip, ikinci bardağı istedikten sonra kadınlara gençliğinde yaşadığı bir anısını anlatmaya başlar. (Tam bu noktada yazarın dili bizzat Muhsine Hanım’ın dili olur.) Muhsine Hanım genç yaşta iken annesi ve babasını kaybeder. Komşuların, aile dostlarının seferberliğinde büyütülen Muhsine, bir evlilik yapar lakin bu evlilikte huzuru bulamaz ve bir gün beyini terkeder. Para kazanmak için bir konakta hizmetçilik yapan Muhsine Hanım, konak beyinin kendisine sulanıp taciz etmesinden ötürü burayı da terkeder. Çaresiz bir halde iken annesinin eski bir dostu olan Ayşe Hanım onu bulur. Muhsine Hanım’a güzel bir konakta iş ayarlayacağının vaadini verir. Burada çok güzel yaşayabileceğini ve az çalışarak, çok para kazanabileceğini söyler. Ayrıca bu evde gördüklerini, duyduklarını dillendirmemesi gerektiği konusunda da Muhsine’yi uyarır. Bu güzel teklif Genç Muhsine’nin hoşuna gider ve yola koyulurlar. Daha yoldayken konak hakkındaki söylentiler yüzünden Genç Muhsine tedirgin olmaya başlar. En sonunda konağa vardığında Ayşe Hanım, Muhsine’yi bırakır ve oradan gider. O sırada Muhsine, buradan istediği zaman çıkıp gidemeyeceğini; sadece onu getiren kişinin onu gelip geri alabileceğini öğrenir. Korku, üzüntü, heyecan, gerilim gibi birçok duyguyu bir arada yaşayan Muhsine, evin hanımlarıyla (hizmetçileriyle) tanışır. Evin hizmetçilerinin bir melek gibi bembeyaz giyinmeleri Muhsine’nin dikkatini çeker. Daha sonra hizmetçilerden olan Ruşen Abla, Muhsine’ye birtakım tavsiyeler verir cinlerden korunmakla alakalı. Bunlar: “Uçkurunu kıbleye karşı bağlama, mavili esvap giyme, yatağını duvar kenarına yapma, akşamları saç örgülerini çöz, gözlerini birbirinin üstüne 7 defadan fazla kırpma, seni korkuttuklarında ayak başparmaklarının tırnaklarını birbirine sürt, iki elinle kulaklarının memelerini tut, bir demir bulabilirsen üzerine bas, “Emret ey Cin ! Hazırım !” diye bağır.”Ayrıca Ruşen Abla, Muhsine’yi koruması için ona bir de muska verir. Gece vakti, Muhsine odasına çekildiğinde birçok enterasan sesler duyar. Kişnemeler, horoz sesleri vs. envai çeşit hayvanın sesini duyar. İşin ilginci bu sesleri dışardan geliiyormuş gibi değil yatağın içinden geliyormuş gibi işitir. Kendisine söylenen cinlerden korunma tavsiyelerini yerine getirir. O gece yerde uyuyakalır ve sabah çok bitkin bir şekilde uyanır. Uyandığında yatağının başka bir yere sürüklendiğini farketmiştir. Zamanla Muhsine eve alışmaya başlar. Kaderini kabullenir ve eski panik halinden eser kalmamaya başlar. Evin gerekli temizliklerini yapar, cinlerin yemeklerini verir ve tütsülerini yakar. Bir gün girilmesi yasak olan birçok odalar silsilesinden bir odaya girmeye karar verir. Bu oda da birtakım uğultular duyar. Bir kadın sesi enteresan, birazda komik tekerlemeler söylemektedir. Muhsine bunları duyunca çok korkar. Bu tekerlemeler ağzına dolanır. Sonra bunların bir sınav olduğunu zanneder. Bu aşırı uzun tekerlemeler silsilesini ezbere söyleyebilirse cinleri memnun edeceği gibi düşüncelere kapılır. Bu yaşananları evin diğer 2 hizmetçisi ile konuşur en sonunda. Ruşen Abla ve Çeşmifelak onu aralarına almaya karar verirler ve evin hanımı ile tanıştırırlar. Evin hanımı zannedildiğinin aksine deli değildir. Gayet normal hatta sıcakkanlı bir insandır. Ardından bir gece Muhsine Hanım’a yine cinler musallat olur. Ruşen Abla’nın önerilerini yapmasına rağmen cin hareketleri azalmaz. Bu sırada Muhsine, Hasan ile tanışır. Hasan konağın bekçilerindendir. Muhsine’ye aşık olduğunu, onu istediğini söyler ve muskasını çıkarırsa yanına gelebileceğini belirtir. Muhsine, Hasan’dan etkilense de muskasını çıkarmayı reddeder. Biraz zaman geçtikten sonra Hasan ve Muhsine tekrar konuşurlar. Hasan daha önce kendisine de numara yapıldığını söyler. Amacı Muhsine’yi oradan kurtarmaktır. Fakat bir kaç cin o sırada gelir ve Hasan’ı götürürler. Muhsine buna gerçekten çok üzülür. Çünkü, Hasan’a karşı içinde bir şeyler hissetmektedir. Hasan’ın da yokluğunu fırsat bilen gulyabani ve cinler Muhsine’yi öldürmek için konağa saldırma girişiminde bulunurlar. Tam o sırada Hasan, köylülerle ve polislerle beraber birden ortaya çıkar. Gulyabani ve diğer cinler yakalanır. Hasan her birinin kimliğini ifşa eder. Aslında ortada ne cin ne de gulyabani vardır, sadece ev sahibini delirtip, öldürdükten sonra miras yemeyi planlayan birkaç düzenbaz vardır. Gerçek ortaya çıktıktan sonra Hasan ve Muhsine öpüşür, koklaşırlar. Hikayenin sonunda Muhsine Hasan’a “Neden muskamı çıkarmamı istedin?” diye sorar. Hasan ise “O, seni denemek için yaptığım bir numaraydı. Namusunu sınadım ve gerçekten namuslu çıktın.” diye cevap verir. Ardından zaman tekrar ileriye döner. Gençlik hikayesini anlatan Muhsine Hanım hikayeyi bitirir. Hacı Hasan Efendi zaten bu sırada kendisine seslenmektedir. Beraber evlerine giderler.


Sınavda Sorulabilecek Sorular:

  1. Ruşen Abla’nın cinlerden korunmak için Muhsine’ye verdiği tavsiyelerden biri nedir ?

  2. Muhsine, o konağın hanımının deli olduğuna dair söylentileri kimden duymuştur ?

  3. Şevki Bey kimin akrabasıdır ?

  4. Ahu Baba kimdir ?

  5. Geceleri cinler birini ele geçirmesin diye konak genelinde nasıl bir önlem alınır ?

  6. Ruşen Abla ve Kalfa, Hasan ile Muhsine Hanım arasındaki ilişki hakkında ne düşünüyorlardı ?

 
 
 

Comments


Featured Review
Tag Cloud

Copyright @ 2017 - Ozetdunyasi.com Bütün Hakları Saklıdır.

  • Grey Facebook Icon
  • Grey Twitter Icon
  • Grey Google+ Icon
bottom of page