Kırmızı Pazartesi
- Admin
- 28 Şub 2018
- 8 dakikada okunur

İçerik-Giriş:
Yazar Gabriel Garcia Marquez, 1928’de Kolombiya’da doğmuştur.Mahlası “Gabo” dur. Hukuk ve gazetecilik öğrenimini bırakan Gabriel Garcia, öykü yazmaya başladı. 1981’de Kırmızı Pazartesi’ni yazdı ve 1982’de Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görüldü. 20. yy’ın en önemli yazarlarındandır.
Kitap geçmiş zamanda geçiyor ve kahraman bakış açısı ile yazılmış. Açıklamak gerekirse; kitabın yazarı, kitabın içindeki kahramanlardan biri ve kitaptaki söz konusu cinayet yıllar önce işlenmiş.
Kitap cinayetin işlenmesine ramak kala başlar. Santiago Nasar, bir düğün eğlencesinin ardından yatağında ağzında iğrenç bir tat ve başında ağrı ile uyanır. Kasabaya gelen piskoposu karşılamak için uyanan Santiago Nasar, bembeyaz kıyafetlerini giyer ve evden ayrılır. Ardından Vicario ikizleri tarafından defalarca bıçaklanarak öldürülür. Daha sonra zaman, daha da geçmişe, cinayetin çok daha öncesine geriler. Kasabaya Bayardo San Roman’ın gelişinden bahsedilir. Hemen hemen her konuda deneyimli ve zengin bu adam bir çok kişinin sempatisini kazanır. Bir gün uykusundan uyanır uyanmaz Angela Vicario’yu görür. Onun güzelliğinden etkilenir ve çevresindekilere aynen şöyle söyler ve uykusuna devam eder: “Unutturmayın, o kıza evlenme teklif edeceğim.” Bayardo San Roman dediğini yapar. Dillere destan bir düğün organizasyonu yapılır, kasabanın en zenginlerinden en fakirlerine, bir sürü insan bu eğlenceye katılır. Geceye doğru Bayardo San Roman ve Angela Vicario beraber üstü açık arabalarına biner ve yeni evlerine doğru yol alırlar. Gece Angela Vicario’nun bakir olmadığını öğrenen Bayardo San Roman onu ailesinin yanına geri götürür. Bunu duyan Pura Vicario kızını şiddetli bir şekilde döver. Ardından Angela Vicario’nun ikiz ağabeyleri onu sorgularlar. Baskıya dayanamayan kız bekaretini alan kişinin Santiago Nasar olduğunu söyler. Bu dakikadan itibaren bu iş artık bir namus meselesidir ikizler için. Bu pisliği ancak Santiago Nasar’ın kanı temizler diye düşünürler ve onu öldürürler. Ardından suçlarını itiraf ederler ve hapse girerler.
Karakterler:
Santiago Nasar:Hikayedeki öldürülen kişi. Yakışıklı, ince, uzun ve 20’li yaşlarda olduğu biliniyor. Maddi durumu iyi. Çoğu insan tarafından iyi kalpli biri olarak görülüyor. Ayrıca silahlara ilgisi var, tıpkı babası gibi. Silahlarını ve kurşunlarını daima birbirinden ayrı yerlerde saklıyor. Bu babasının bir prensibiydi.
Placido Linero: Santiago Nasar’ın annesi. Rüya yorumlama konusunda deneyimli bir kadın. Santiago Nasar ölmeden hemen önce onunla gördüğü rüya hakkında konuşmuştur ve o rüyayı yanlış yorumlamıştır. Daha sonra Santiago Nasar öldürülünce kendisini asla affetmemiştir. Çünkü eğer rüyayı doğru yorumlasaydı
Santiago Nasar’ı kısmen de olsa uyarmış olabilecek belki de bu cinayetin önüne geçebilecekti.
İbrahim Nasar: Santiago Nasar’ın babası. Arap kökenlidir. Evin aşçısı olan Victoria Guzman ile gizlice sevişirlermiş eskiden. Ancak İbrahim Nasar’ın ona olan ilgisi ve aşkı zamanla bitmiş.
Divina Flor: Victoria Guzman’ın kızı. Santiago Nasar’ın düzenli olarak elle tacizlerine uğramış.
Victoria Guzman:Nasar’ların aşçısı. Kızı Divina Flor’a sahip çıkıyor. Santiago Nasar’ı pek sevmiyor.
Dul Xius: Bayardo San Roman ve Angela Vicario’ya göre kasabanın en güzel evinde oturuyor. Eşinin çok emek verdiği bu ev onun için çok önemli. Bayardo San Roman bu evi ondan satın almaya çalışıyor defalarca. Fakat Dul Xius onu her defasında reddediyor. En sonunda Bayardo San Roman nakit parayı masaya koyuyor ve Dul Xius, buna karşı koyamayıp, üzgün ve gözleri yaşlı bir biçimde evi satıyor.
Yolanda de Xius: Dul Xius’un ölü eşi.
Pablo Vicario: Pedro’nun ikizi. Santiago Nasar’ın katillerinden biri. İkizi Pedro’ya göre daha baskın. Santiago Nasar’ın suikastine karar veren kişi.
Pedro Vicario: Pablo’nun ikizi. Santiago Nasar’ın katillerinden biri. Kardeşinin suikast kararına itaat ediyor ve cinayeti birlikte işliyorlar. Ayrıca, işemek canını çok acıtıyor. Çünkü kitaptaki betimlemeyle belirtmek gerekirse, Pedro Vicario çişini yaparken öğütülmüş cam işiyormuş gibi acı çekiyor.
Angela Vicario: PabloPedro’nun kız kardeşi. Bayardo San Roman’ın ilk görüşte evlenmeye karar verdiği kız. Aynı zamanda Santiago Nasar’ın öldürülmesine sebep olan kız. Bakir olduğu zannedilen bu kızın, bekaretini kaybettiği anlaşılınca abileri Pablo ve Pedro onu sorguluyorlar. O da Santiago Nasar’ın bekaretini alan kişi olduğunu söylüyor.
Poncio Vicario: Angela’nın gözleri kör olan babası.
Pura Vicario: Angela’nın annesi. Angela’nın bekaretini kaybettiğini öğrenince onu şiddetli bir biçimde dövüyor.
Bayardo San Roman: Kasaba’ya geleli çok olmayan biri. Pek çok konuda bilgisi ve deneyimi olan biri. Maddi durumu oldukça iyi ve özgüveni yüksek biri. Angela Vicario ile evlenen ve çok kısa bir süre sonra onun bakir olmadığını öğrenip ailesine söyleyen kişi.
General Petronio San Roman: Bayardo San Roman’ın babası. Çok ünlü bir savaş gazisi. Muhafazakar görüşlü biri.
Alberto Simonds: Bayardo San Roman’ın annesi.
Yazar: Bizzat kitabın içindedir. Çünkü kitap kahraman bakış açısıyla yazılmıştır. Yazarın kitapta bir adı yoktur. Sadece Santiago Nasar’ın arkadaşı olduğu bilinmektedir. Cinayetten yıllar sonra bu konu hakkında bilgi toplayan, hikayedeki tüm karakterler ile cinayet hakkında konuşan bir gazeteci gibidir.
Luis Enrique: Yazarın erker kardeşi. Gitar çalma konusunda çok iyi.
Jaime: Yazarın diğer erkek kardeşi.
Margot: Yazarın kız kardeşi. Santiago Nasar’a ilgi duyuyor.
Luisa Santiaga: HemYazar’ın annesi, hem de Santiago Nasar’ın da
vaftiz annesi. Ayrıca Vicario’lar ile bir akrabalığı da bulunuyor.
Cristo Bedoya: Santiago Nasar’ın ve yazarın arkadaşı.
Mercedes Barcha: Yazarın gelecekteki karısı.
Don Rogelio de la Flor: Clotilde Armenta’nın kocası. Birlikte bir mekan işletiyorlar. Mekanda bazı saatlerde alkol satılıyor, bazı saatlerde süt satılıyor
Clotilde Armenta: Don Rogelio de la Flor’un karısı. Cinayetin işlendiği gün mekanı işleten kişi.
Doktor Dionisio Iguaran: Kasabanın doktoru. Peder’den pek hoşlanmıyor.
Leandro Pornoy: Bir polis memuru. Cinayet işlenmeden önce Vicario ikizlerini buluyor ve onlarla konuşuyor.
Faustino Santos: Bir kasap. Vicario ikizleri bıçaklarını bilemeye geldiklerinde onlarla karşılaşıyor ve Santiago Nasar’ı öldürme planlarını herkes gibi o da duymasına ragmen bir tek o bu söylenilenleri ciddiye alıyor ve durumu Leandro Pornoy’a bildiriyor.
Maria Alejandrina Cervantes: Sert ve iyi sevişen bir hayat kadını. Santiago Nasar’a çok saygı duyuyor. Zamanında Santiago Nasar ona deli gibi aşık olmuş.
Flora Miguel: Santiago Nasar’ın nişanlısı.
Nahir Miguel: Flora’nın babası. Vicario ikizlerinin onu öldürmek istediklerini Santiago Nasar’a söyleyen tek kişi.
Yamil Shaium: İbrahim Nasar’ı bizzat tanıyan bir Arap. Nasar’ların aile dostu.
Peder Carmen Amador: Kurmay Albay yüzünden Santiago Nasar’ın cesedine otopsi yapmak zorunda kalıyor ve o kadar kötü yapıyor ki işi bittiğinde ceset tanınmaz hale geliyor.
Piskopos: Gemi aracalığı ile kasabaya gelen kişi. Geldiğinde karaya ayak basacağı zannedildiği için herkes onun için hazırlık yapıyor kasabada ama o asla gemiden inmiyor ve kimse onu görmüyor. Kasabadan nefret ediyor.
Kurmay Albay Don Lazaro Aponte: Eski bir asker. Belediye başkanı. Vicerio ikizlerini görüp onları durdurmaya çalışan tek kişi. Ellerinden bıçakları alıp, ikisini de eve göndermesine rağmen cinayete engel olamıyor.
Hortensia Baute: Vicerio ikizlerini elleri bıçaklı bir şekilde gören bir kişi. Yansımadan ötürü ikizlerin tuttuğu bıçaklarda kan gördüğünü sanıyor. Bu sebepten ötürü Santiago Nasar’ın çoktan öldürüldüğünü zannediyor.
Indalecio Parto: Santiago Nasar’ın bir arkadaşı.
Sorgu Yargıcı: Edebi yönü yüksek bir kişi. Soruşturma raporunun kenarına kırmızı kalemi ile notlar yazıyor.
Hikayedeki İlginç Noktalar:
Hikaye de oldukça enterasan bazı sembolizm elementleri ve durumlar bulunmaktadır. Örneğin cinayetin işlendiği saatlerdeki hava durumu birtakım insanlar tarafında yağmurlu zannedilmekte, bazıları ise havanın sıcak ve yağmursuz olduğunu iddia etmektedir.
Vicario ikizleri, sadece kız kardeşinin bir sözü ile bir cinayet işlemişlerdir. Santiago Nasar’ın, Angela’nın bekaretini aldığına dair en ufak bir kanıt, delil yoktur. Yani Santiago Nasar’ın ölüm emrini veren Angela’nın ağzından çıkan bir sözdür sadece. Sadece bir varsayım üzerine cinayet işlenmiştir. Angela Vicario ile Santiago Nasar daha önce yanyana dahi görülmemiştir halbuki.
Hikayede anlaşıldığı üzere o zamanlarda kadın erkek eşitliği yoktur. Kadınlar evlenmek için büyütülüp, eğitilmektedir. Bir erkeğin bir bayanla evlenmesi gayet kolaydır. Eğer erkeğin maddi durumu iyiyse bu yeterlidir. Evlenecek kişiler arasında bir flört dönemi veya bir aşk yaşanmasına gerek yoktur. Kitapta da Angela Vicario’ya dendiği gibi “Aşkta zamanla öğrenilir.” zihniyeti insanlarda hakimdir.
Santiago Nasar’ın masumiyeti sembolizm ile ifade edilmiştir. Cinayet gününde ki bembeyaz giyinişi bir meleği, bir meleğin masumiyetini ve zararsızlığını sembolize etmektedir. Yalnız daha önce de söylediğim gibi Santiago Nasar’ın aleyhine bir kanıt olmadığı gibi lehine de bir kanıt yoktur. Ortada sadece Angela Vicario’nun sözleri ve bu sözler yüzünden öldürülen Santiago Nasar’ın cesedi vardır.
Kasabadaki herkes Santiago Nasar’ın öldüreleceğini bilir. Fakat belirli sebeplerden dolayı bu söylenenlere kulak asmazlar. Söylentileri ciddiye alanlar ise Santiago’yu korumayı, onu uyarmayı başaramazlar. Sadece bir kişi tarafından uyarılan Santiago Nasar’da bu duyduklarına şaşırır ve önemsemez.
Detaylı Özet:
Kitap cinayetin işlenmesine ramak kala başlar. Santiago Nasar, bir düğün eğlencesinin ardından yatağında ağzında iğrenç bir tat ve başında ağrı ile uyanır. Kasabaya gelen piskoposu karşılamak için uyanan Santiago Nasar, bembeyaz giyinmiştir. Evden çıkmadan önce annesi ile gördüğü rüya hakkında ufak bir diyalog kurarlar. Annesi talihsizlik olarak yorumlanması gereken bu rüyayı iyiye yorar. İyi şeylerden bahseder. Daha sonra oğlu öldürüldüğünde bu yanlış rüya analizi için kendini asla affetmez. Vicario ikizleri, Santiago Nasar’ı defalarca bıçaklarlar. Bu bıçaklama olayı evin dışında da olsa Santiago Nasar, evinin mutfağına kadar gelir ve orada yere yığılır. İkiz kardeşlerden birinin bıçağı Orta Çağ Türk ve Arap orduları tarafından kullanılan kavisli kılıçlara benzemektedir. (Hançer) Vicario ikizleri cinayeti işleyeceklerini herkese duyurmuşlardır. Kendilerini durdurucak, vazgeçirecek bir insan ararmışcasına her girdikleri ortamda cinayet planlarını sesli ve ciddi bir şekilde dile getirmişlerdir. Bu sebepten ötürü tüm kasaba Santiago Nasar’ın öldürüleceğini bilmektedir. Fakat çoğu kişi bunlara sarhoş 2 adamın sözü olduğu için kulak asmaz. Hikaye bu noktadan sonra bir adım daha geçmişe gider ve oradan tekrar ilerlemeye devam eder. Kasabaya Bayardo San Roman’ın gelişinden bahsedilir. Kendisi her konuda deneyimli, özgüveni yüksek, zengin biridir. Babası çok ünlü, muhafazakar görüşlü bir savaş gazisidir. Bayardo San Roman, Angela Vicario’yu ilk görüşte ona vurulur. Onunla evlenmek için hemen hazırlıklara girişir. Ancak Angela Vicario’nun ailesi kızlarını bu kadar kolay vermek istemezler. Bayardo San Roman’ın kim olduğunu sorgularlar. Bunun üzerine Bayardo, ailesini kasabaya getirir. Evlilik önünde hiç bir engel bırakmayan Bayardo San Roman amacına doğru adım adım ilerlemektedir. Artık bir bahaneleri kalmayan Vicario’lar da Angela’yı evlendirmek için hazırlıklara başlarlar. Zaten maddi durumları kötü olduğu için içten içe kızlarının böylesine zengin ve saygın bir ailenin oğluyla evlenmesini isterler. Sadece Angela Vicario, Bayardo San Roman ile evlenmek istemez. Bu düşüncesini annesiyle bir diyalog halindeyken dile getirmeye çalıştığında “Aşkta öğrenilir.” cevabını alır ve susar. Bayardo San Roman, Angela ile beraber gezerken ona kasabadaki en güzel evin hangisi olduğunu sorar. Angela’da Dul Xius’un evinin en güzel ev olduğunu söyler. Bunun üzerine evi satın almak için Bayardo San Roman hemen hazırlıklara girişir. Dul Xius, Bayardo’nun tekliflerini defalarca reddeder. O evi satmak istemez çünkü karısının o evde çok emeği olduğunu söyler. En son Bayardo San Roman nakit parayı Dul Xius’un önüne koyduğunda artık ipler kopar. Dul dayanamaz ve üzgün bir şekilde evi satmaya razı olur. Ardından düğün hazırlıkları yapılır. Bayardo San Roman ve ailesi çok fazla masraf yaparlar. Kasabadaki neredeyse tüm köylüller bu düğüne katılır. İçkinin su gibi aktığı bu düğünde herkes doyasıya eğlenir. Sadece köylüler değil, San Roman ailesinin ünlü, zengin misafirleri de bu düğüne katılır. Bir çok lüks hediye verilir yeni evlenen çifte. Bunlarda biri de üstü açık bir arabadır. Eğlence devam edecek olmasına rağmen Bayardo San Roman ve Angela Vicario düğünden ayrılıp, evlerine gitmek için yola koyulurlar. Bu sırada yazar, Santiago Nasar ve Cristo Bedoya beraber eğlenmeye devam ederler. Hatta bulundukları bir evde Vicario ikizleri de vardır. Birlikte şarkı söylerler. Bu sırada Dul Xius’un evinde Bayardo San Roman gerçek ile yüzleşir. Kızın bakir olmadığını anlar ve onu tuttuğu gibi ailesinin evine götürür. Pura Vicario da kızının bakir olmayışına epey şaşırır ve onu döver. Ardından Pedro ve Pablo Vicario ikizleri, kız kardeşleri Angela Vicario ile konuşurlar. Onun ırzına kimin geçtiğini öğrenmek için onu sorgularlar. En sonunda Angela Vicario “Santiago Nasar” der. Ardından ikizler, en iyi bıçaklarını alırlar. (Kasaplık yapmaktadırlar.) Ardından bu bıçakları bilemeye giderler. Cinayet fikirlerinden de sesli bir şekilde her geçtikleri yerde bahsederler. Bu söylediklerini ciddiye alan tek kasap Faustino Santos, durumu polis memuru Leandro Pornoy’a bildirir. Ancak o da durumu çok ciddiye almaz. Müdehale etmeyi düşünmektedir ama acil bir şey olmadığını zannetmekte, önemsiz basit bir kavga olduğu kanaatindedir. Bıçaklarını bileyen Vicario kardeşler Clotilde Armenta’nın mekanında Santiago Nasar’ın yolunu gözlemeye başlarlar. Ardından belediye başkanı Don Lazoro Aponte, Clotilde Armenta’nın mekanına gelir ve ikizleri bu cinayeti işlememeleri konusunda ikna eder, bıçaklarını bıraktırır. Ancak ikizler evlerine dönerken tekrar fikir değiştirirler. Gidip yeni bıçaklarını alırlar ve Clotilde Armenta’nın mekanına geri dönerler. Bu sırada haber iyice yayılmıştır. Clotilde Armenta’nın sayesinde Nasar’ların evindeki aşçı ve onun kızı bile cinayetin olacağından haberdardır. Bütün köylüler durumun farkındadır. Tek bilmeyen kişi Santiago Nasar’dır. Nahir Miguel yani Santiago’nun nişanlısının babası da bu durumdan haberdardır ve Santiago Nasar’a gerekli uyarıyı yapar. Duyduklarına şaşıran Santiago Nasar uyarıya pekte kulak asmaz. Çünkü o da böyle bir şeyin olmasına ihtimal vermiyordur. Sonunda Santiago Nasar, evine varır ve 1 saatliğine uykuya yatar daha sonra piskoposu selamlamak için kalkacaktır. Santiago Nasar eve varmadan önceden beri Vicario ikizleri Clotilde Armenta’nın mekanından onun evinin ışıklarını gözlemektedir. En sonunda dayanamazlar ve Nasar’ların kapısının önüne giderler. Normalde Santiago Nasar, giriş çıkışlarında hep arka kapıyı kullanır. Fakat uyandıktan sonra evden çıkarken bu sefer ön kapıyı tercih eder. Burada ikizlerin saldırısına uğrar. Bağırsakları delik deşik edilir. Cinayetten sonra kasabanın doktoru Dionisio Iguaran, o vakit kasabada bulunmadığı için Peder Carmen Amador, Santiago Nasar’ın cesedine berbat bir otopsi yapmak zorunda kalır. Öyle berbat bir otopsidir ki bu operasyon sonrasında Santiago Nasar tanınamaz hale gelir. Kısa süre sonra cenaze defnedilir. Cinayeti işleyen Vicario kardeşler suçlarını hemen itiraf eder ve teslim olurlar. Ayrıca pişman olmadıklarını, yine olsa yine yapacaklarını da dile getirirler.
Sınavda Sorulabilecek Noktalar:
Dul Xius’un kim olduğu, evi satarken nasıl duygular içerisinde olduğu, evin onun için neden önemli olması ?
Santiago Nasar’ın gençliğinde deliler gibi aşık olduğu kadın ?
Vicario ailesinin mesleği ?
Piskopos’un karaya indiğinde ilk olarak ne yaptığı ? (Hileli sorudur. Piskopos gemiden asla inmez ve onu kimse görmez.)
Bayardo San Roman’ın babasının kim olduğu ?
Poncio Vicario’nun (baba) kızı Angela Vicario’nun düğününde düştüğü vahim durum ? (Gözleri kördür. Düğün alanı içerisinde bir yere oturtulmuştur. Önemli bir yerde oturduğunu zanneder ve insanların kendisine gelip sürekli selam verdiğini zanneder. Halbuki insanlar ona takılıp tökezlemektedirler. Bu yüzden sürekli onun yerini değiştirmişlerdir.)
Bu kitap temel alınarak Türkiye’deki töre cinayetleri hakkında bir kompozisyon yazılması istenip, Türkiye’deki töre cinayetleri ile bu kitaptakinin benzerlikleri, farklılıkları sorulabilir.
Ayrıca bu kitaptaki kadın algısı ile günümüz dünyasındaki kadın algısının birbirine kıyaslanması istenilebilir.
Comments